“Neden Oyun Yapıyorsun?”​

by Tolga Coşkun

Oyun sektöründeki en temel problemlerden biri de ne yazık ki “çok çalışan” fiziksel iş gücü bağımlısı toplumumuzda oyun, eğlence ve hatta bilgisayar kavramlarına bakış açısı ve işteki para odağı. Sektör içerisindeyseniz yaşınız ne olursa olsun illaki malum soruları duymuşsunuzdur;

  • “Sürekli bilgisayarda ne yapıyorsun?”
  • “Oyun mu oynuyorsun?
  • “İşini/Dersini aksatma?”
  • “Kendine doğru düzgün bir iş bul,Ne bileyim ticaret yap bir şey yap”
  • “Oyun yaparak para kazanılıyor mu?”

Bu ifadeler kendilerini yeterince anlatıyor, fakat benim bu yazımda yoğunlaşmak istediğim ise;

“Oyun yaparak para kazanılıyor mu?”

Evet.

Bir oyunu ne kadar eğlenerek yaparsanız o kadar kaliteli bir ürün ortaya koyarsınız. Eğer yaptığınız oyun başarılıysa para yan ürün olarak gelecektir. Ayrıca yaptığınız bir oyunun otobüste gözünüzün önünde mutlulukla oynandığını görmek ya da iyi incelemeler aldığını görmekten daha büyük bir haz yok. Fakat para odaklı oyun yapmak maalesef bunları yok ediyor. Para ana amaç olduğu zaman oyunun eğlence faktörünü azaltıyor. Bir oyun ne kadar eğlenceliyse o kadar çok oynanır, ne kadar çok oynanırsa o kadar da çok para getirir. Sonuçta herkes oyunları eğlenmek, keyif almak ve rahatlamak adına oynuyor. Oyunu yapan kişiler de yaptıkları işten keyif almalı ve gurur duymalı ki oyuncular da o işten keyif alsın.

Bu sektörde gerçekler oyuncularınız tarafından sizin yüzünüze son derece sert bir şekilde çarpılıyor. Ne kadar sevilirseniz sevilin bir günde nefret edilen bir konuma gelebiliyorsunuz, ya da tam tersi olabiliyor. Yakın geçmişte para odaklı en büyük yayımcı şirketlerden EA ve Activision oyuncu tepkilerinden dolayı birçok yönden geri adım atmak zorunda kaldı. Öte yandan bu işe “gönül vermiş” ve ideolojisini bozmadan ilerleyen stüdyolarda (CD Projekt RedBungieBethesda) yayımcılara bağlı kalmadan E3’de boy gösteriyor. Unutmayın oyuncularınız oyunlarınızı eğlenmek için oynuyor. Oyunları ne kadar esnetirseniz esnetin, nihai tek bir amacı vardır; Eğlence.

Ülkemizin geleneklerinden dolayı, her yeni ve genç sektörde olduğu gibi oyun geliştirme sektörü de çok yanlış yorumlanıyor. Son ve nihai amaç oyun sektörünün tanıtımını yapan çoğu şirket tarafından sektöre yeni adım atan kişilere para olarak lanse ediliyor ve hatta çok büyük paralar kazanma, “büyük adam” olma ya da “büyük adamlarla” çalışma sözüne kadar veriliyor. Bu yüzden de normalde oyun için oyun yapmak, network, eğlence ve özgünlük odaklı olan oyun maratonlarının(Game Jam) da ülkemizde çoğunun odağı iş arama, işçi arama, işçi yetiştirme, etkileme ve reklam oldu.

Üniversite/lise hatta ortaokul hayatında söz konusu etkinliklere katılıp, etkinliklerde yaptıkları özgünlükten yoksun çiğ oyunlarda reklam amaçlı ya da “heves kırmamak” adı altında yetersiz ve vizyonsuz jüriler tarafından pohpohlandığında da maalesef oyun sektörü hakkında son derece yanlış ve kirli bilgiye sahip çoğu yeni mezun da kolay yoldan para kazanabileceğini düşündüğü Oyun Geliştirme Sektörü’ne yöneliyor. Para ve egosever bir millet olduğumuz için de çoğu öğrenci bunu yanlış yorumlayıp sürekli evrilen bu sektörde kendini sürekli geliştirmesi gerekirken kısa sürede “Ben bu işi yapıyorum” dan “Ben bu işin ustasıyım, en iyi ben bilirim” moduna giriyor ve kendisini “danışman” (mentor) olarak tanıtmasına, edindiği kirli bilgiyi yaymasına sebep oluyor. Bu amatör mentorlar döngüyü tamamlayarak etkinliklerde jüri oluyorlar. Bu da maalesef ülkemizde zaten kısır döngüde olan sektörü daha da içinden çıkılmaz bir duruma getiriyor. Küçük stüdyolar amatör oyunlardan öteye geçemiyor ya da sadece mobil odaklı kalıyorlar, büyümeye çalışan stüdyolar da maalesef yeterli yeteneği bulamayıp küçülmeye ya da yurtdışına taşınmaya başlıyor.

Sektör olarak gelişmemiz için yeni başlayanlara ya da bu işe meraklı olanlara para yerine eğlence, eğitim yerine özgünlük aşılamamız gerekiyor. Bunu başarabilmek için de sektördeki herkesin egosunu evde bırakarak eleştirebilmesi ve yapıcı eleştirileri kabul edebilmesi gerekiyor. Eleştirin ve eleştirilmekten korkmayın. Sırf heves kırmamak adına hatalı ve çiğ oyunları pohpohlamayın, yanlışlarını ya da beğenmediklerinizi yapıcı bir şekilde ve küçük görmeden ortaya koyun. Herhangi bir yapıcı eleştiri aldığınızda ise kabul edin, yine yapıp yapmamak size kalmış ama her zaman kim olursa olsun karşınızdaki insana sizi eleştirme şansını verin.